Tanımamazlıktan Gelmek Ne Demek? Toplumsal İlişkilerde Sessiz Bir Güç Biçimi
Bir sosyolog olarak kalabalık bir caddede yürürken insanların birbirini nasıl gördüğüne, kimleri görmezden geldiğine, kimlerle göz göze gelmekten kaçındığına dikkat ederim. Çünkü tanımamazlıktan gelmek, yalnızca bireysel bir tercih değil; toplumsal ilişkilerin görünmez düzenleyicilerinden biridir. Bu yazı, “tanımamazlıktan gelmek” olgusunu toplumsal normlar, cinsiyet rolleri ve kültürel pratikler çerçevesinde ele alırken, okuyucuyu kendi deneyimleri üzerine düşünmeye davet eder.
Tanımamazlıktan Gelmek: Sessiz Bir Toplumsal Eylem
Tanımamazlıktan gelmek, birini bilerek yok saymak ya da görmezden gelmektir. Ancak bu davranışın kökleri yalnızca kişisel antipatiye değil, toplumsal hiyerarşilere ve normatif beklentilere dayanır. Bazen bir yabancının sokakta yüzünü çevirmesi, bazen bir tanıdığın selamına karşılık vermemesi, bazen de toplumsal bir grubun başka bir grubu görmezden gelmesidir. Bu yönüyle tanımamazlıktan gelmek, sessiz ama etkili bir toplumsal dışlama biçimidir.
Toplumsal Normların Görünmeyen Gücü
Toplum, bireylere nasıl davranmaları gerektiğini açık ya da örtük biçimde öğretir. “Kime selam verilir?”, “Kiminle konuşulur?”, “Kiminle göz teması kurulur?” gibi sorular, sosyal sınıf, cinsiyet, yaş ve statü farklarına göre şekillenir. Tanımamazlıktan gelmek çoğu zaman bu normların ihlali değil, bizzat onların gereğidir.
Örneğin, hiyerarşik yapılarda üst konumdaki biri alt konumdakini tanımamazlıktan gelerek statüsünü pekiştirir. Bu, iktidarın sessiz temsilidir. Goffman’ın deyimiyle, “toplumsal yüz”ü koruma stratejisinin bir biçimidir: kimlerle temas kurduğun, kimleri yok saydığın senin kim olduğunu tanımlar.
Cinsiyet Rolleri ve Tanımamazlıktan Gelmenin Yüzü
Toplumsal cinsiyet rolleri, tanımamazlıktan gelme davranışını da şekillendirir. Erkekler genellikle toplumsal işlevlere, güç ilişkilerine ve kamusal alandaki statüye odaklanırken, kadınlar ilişkisel bağları, duygusal sürekliliği ve topluluk içi iletişimi önceler. Bu fark, tanımamazlıktan gelmenin anlamını da dönüştürür.
- Erkekler için, tanımamazlıktan gelmek çoğu zaman “güç mesafesi”ni koruma aracıdır. Örneğin, iş ortamında bir erkeğin astını ya da meslektaşını görmezden gelmesi, statüsünü sessizce ilan etmenin bir biçimidir.
- Kadınlar için ise bu davranış genellikle ilişkisel bir kırılma, güven kaybı ya da duygusal bir tepkinin dışavurumudur. Kadın, görmezden gelerek “incindiğini” ya da “alan açmak istediğini” ifade eder. Bu, cezalandırmadan çok bir duygusal sınır çizme biçimidir.
Bu fark, tanımamazlıktan gelmenin toplumsal bağlamını anlamak açısından kritiktir. Çünkü aynı davranış, farklı toplumsal konumlarda bambaşka anlamlar taşır: birinde güç gösterisi, diğerinde duygusal koruma.
Kültürel Pratikler ve Görmezden Gelmenin Normalleşmesi
Her kültürün kendine özgü “görme” ve “görmeme” kodları vardır. Anadolu kültüründe birine doğrudan bakmamak, bazen saygı göstergesi olarak kabul edilir. Ancak kentli yaşamda, yüz çevirmek ya da yanıt vermemek çoğunlukla soğukluk ya da küçümseme olarak algılanır. Bu fark, kültürel bağlamın davranışa yüklediği anlamı değiştirir.
Modern toplumlarda tanımamazlıktan gelmek, özellikle dijitalleşme ile yeni biçimler kazanmıştır. “Görüldü ama cevap verilmedi” durumu, yani digital ignoring, tanımamazlıktan gelmenin çağdaş versiyonudur. Bu türden davranışlar, bireyin sosyal sermayesini koruma ya da kontrol etme stratejilerinin bir parçasıdır.
Toplumsal Sessizliğin İletişimi
Tanımamazlıktan gelmek, bir tür sessiz iletişimdir. Sözcük kullanılmaz ama mesaj nettir: “Seninle ilişki kurmak istemiyorum” ya da “Senin varlığını bu bağlamda tanımıyorum.” Bu davranış, bireylerin içinde yaşadığı toplumsal yapının aynasıdır; kimleri tanıdığımız, kimleri yok saydığımız, hangi değerlere yaslandığımızı gösterir.
Toplumun sessiz dili bazen gürültüden daha çok şey söyler. Tanımamazlıktan gelmenin ardında duygusal mesafe, toplumsal statü ve kültürel beklenti iç içe geçer. Bu nedenle bu davranışı yalnızca “kaba bir tavır” olarak değil, sosyolojik bir olgu olarak görmek gerekir.
Sonuç: Görmezden Gelinenler ve Görmeyenler
Tanımamazlıktan gelmek, bireysel bir davranış gibi görünse de, toplumsal yapının görünmez mekanizmalarıyla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Erkeklerin yapısal işlevlere, kadınların ilişkisel bağlara odaklanması; toplumsal normların kimlerin “tanınmaya değer” sayıldığını belirlemesi; kültürel pratiklerin bu davranışı normalleştirmesi… Bütün bunlar, görmezden gelmenin toplumun sessiz ama güçlü bir dili olduğunu gösterir.
Belki de asıl soru şudur: Biz kimleri tanıyoruz, kimleri tanımamazlıktan geliyoruz? Cevap, yalnızca bireysel vicdanlarımızda değil, içinde yaşadığımız kültürel düzenin dokusunda saklıdır.
Okuyucuya Davet
Siz hiç tanımamazlıktan gelindiniz mi? Ya da birini tanımamazlıktan geldiniz mi? Hangi koşullarda bu davranış “haklı”, hangi koşullarda “incitici” hale gelir? Deneyimlerinizi ve düşüncelerinizi paylaşın; çünkü toplumu anlamanın yolu, onun sessizliklerini konuşmaktan geçer.