Köy Kim Yönetiyor? Belki De İşin İçinde Bir Sır Vardır!
Bir köyü yöneten kimdir? Hangi karizmatik lider, sabahları kahvaltıdan önce tüm köyün dertlerine çözüm arar? Yoksa bu köyün yönetimi, “Her şeyin yolunda olduğuna eminim!” diyen, ancak bu kadar çok gülümsediği için acaba gerçekten ne düşündüğü belli olmayan bir insanın elinde mi? Hadi gelin, köy yönetimini biraz mizahi bir bakış açısıyla ele alalım!
Erkekler Stratejik Düşünür, Kadınlar İse İlişkilerle Yönetir
Köyün yönetimi, tıpkı günlük hayatta olduğu gibi, bazen bir erkeğin stratejik bakış açısıyla bazen de bir kadının empatik yaklaşımıyla şekillenir. Erkekler, her şeyi çözmeye yönelik doğası gereği sürekli “bir strateji” peşindedirler. “Bu işi şöyle yapalım, oraya bir köprü kuralım, şu tarlayı sulayalım!” gibi pratik adımlarla her problemi çözmeye çalışırlar. O kadar çözüm odaklıdırlar ki, bazen köydeki tek sorun “katmerli” bir kahvaltı menüsünün olmamasıdır!
Kadınlar ise durumu biraz daha farklı algılar. Onlar, bir köyün sadece ekonomik yönetimini değil, ilişkilerini de yönetmek zorundadır. “Herkesin gönlü hoş olsun, kimse birbirine kırılmasın, en önemlisi ise o yaylada herkes birbirine selam versin!” gibi düşüncelerle köydeki huzuru sağlarlar. Kadınların bu yönü, köydeki herkesin birbirini tanıdığı, “komşu komşunun külüne muhtaçtır” anlayışıyla mükemmel uyum sağlar. Bazen tek bir tebessüm, en zor işlerin kolayca halledilmesini sağlayabilir!
Çiftçiler ve Çiftlik Yönetimi: Kim Daha Etkili?
Bir köyde çiftçilik her zaman başrol oyuncusudur. Ancak köyün tarımsal yönetimi, özellikle “erkek” yaklaşımıyla yapılırsa işin içine biraz daha strateji girer. “Şu kadar ekmek biçerim, bu kadar inek sağarım, tavuklarım üretken olur” derken, kadınların da köyün sosyal yapısını unutmadan “Oğlum, bu sabah inekler neredeydi?” gibi temel soruları sorarak aslında köyün dışarıya karşı daha da sağlam bir yapıda olmasını sağlarlar. Ne de olsa bir köy sadece ekim ve biçimle değil, aynı zamanda sosyal dokuyla da büyür.
Kadınlar, köydeki her bireyin “ne hissettiğini” anlayarak yönetimlerine şekil verir. Bazen bir komşunun moralini yerine getirmek için bir çay içmek, bazen de bir cenaze için yemek organize etmek, köyün yaşamsal işleyişinin parçalarından biri olur. Erkekler ise durumu daha somut bir şekilde “Hadi, şu tarlada iş bitmeden şunu yapalım” diyerek çözmeye çalışır.
Köydeki Kültürel Yönetim: Dede ve Nine’nin Söz Hakkı
Bir köyde “gelenek” denilen bir şey vardır ki, kadınlar bu konuda tam bir ustadır. Ne de olsa köyün kültürel yapısını, “Dede ve Nine” dedikleri yaşlı figürlerin söyledikleriyle taşırlar. Kadınlar, bu bilgiyi köyün işlerine öyle bir entegre ederler ki, bu iki yaşlı, köydeki sadece hayvanları değil, aynı zamanda insanları da yönetirler. Erkekler bazen bu durumu sorgulasa da, “Bizim atalarımız neler yapmış” diyerek geçmişin gücünden beslenirler.
Kadınlar, her ne kadar köydeki yönetimi hep empatik bir biçimde üstlense de, köydeki huzurun sağlanmasında en kritik rolü oynarlar. Dede ve Nine’nin, bir olayda “Oğlum, benim zamanımda şu şöyleydi” dedikleri an, herkesin kafasında “hadi bakalım, eski usul yol gösteriyor” düşüncesi belirir. Kadınlar da bu geleneği yaşatırken köydeki iç huzuru kurarlar.
Köy Yönetimi: Kim Daha Güçlü?
Köyün yönetimi aslında basit bir denklemdir. Strateji ve empati arasında bir denge kurmak gerekir. Erkeklerin pratik çözüm önerileri, kadınların ise tüm köyün kalbini oluşturan ilişki yönetimiyle harmanlandığında, bu birliktelik köyün en verimli yönetim biçimini oluşturur. Tabi, bunun en kritik noktası bir “liderin” varlığıdır. Bu lider bazen erkek olabilir, bazen ise kadın; köyde kimseyi kırmadan, herkesi düşünerek karar almak esastır.
Şimdi, sevgili okur, köyünüzü kim yönetiyor? Stratejik bakış açısıyla bir lider mi? Yoksa herkesi mutlu etmeye çalışan bir gönül lideri mi? Yorumlarda bu konuda fikrinizi paylaşın, bakalım köy yönetimi konusunda kim daha güçlü!