Duygusal Katılık Ne Demek? Bir Hikâyenin İçinde Gerçek Anlamını Keşfetmek
Bazı kelimeler vardır ki, onları duyduğumuzda içimizde bir şey kıpırdar ama tam olarak ne hissettiğimizi adlandıramayız. “Duygusal katılık” da böyle bir kavram. Belki birinin gözlerinin donuk bakışlarında, belki bir cümlenin ardındaki sessizlikte hissetmişizdir onu. Bugün seni, bu kavramın iç dünyasına doğru bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. Bir hikâyenin içinde, bir çiftin gözünden…
—
Sessiz Bir Akşam: İki Farklı Dünya
Elif ve Murat, on yıllık evli bir çiftti. Birbirlerini çok seviyorlardı ama son yıllarda aralarındaki görünmez duvar her geçen gün daha da yükselmişti. Elif, her akşam işten gelen eşini kapıda gülümseyerek karşılar, gününün nasıl geçtiğini anlatır, küçük detaylara büyük anlamlar yüklerdi. Murat ise genellikle başını sallayıp “İyiydi.” der, sonra bilgisayarına dönerdi.
Elif için bu, bir uzaklaşma işaretiydi. Murat içinse sadece yorgunluk.
—
Erkeklerin Çözüm Odaklı Dünyası
Murat, başarılı bir mühendis olarak hep sorunlara çözüm üretmeye alışmıştı. Onun dünyasında duygular, eğer bir problemi çözmüyorsa pek de konuşulmaya değer değildi. Elif’in “Beni artık dinlemiyorsun.” cümlesi ona göre çözümsüz bir yakınmaydı. Oysa “Ne yapabilirim?” diye sorduğunda her şey hallolmalıydı.
Bu yaklaşım, birçok erkeğin dünyasında yaygındır. Duygularla baş etmek yerine, onları bastırıp somut çözümler üretmeye odaklanmak… İşte duygusal katılık tam da burada filizlenir. Çünkü duygular konuşulmadıkça donmaya, bastırıldıkça sertleşmeye başlar.
—
Kadınların Empatik ve İlişkisel Dünyası
Elif ise duygularıyla yaşamayı öğrenmişti. Onun için sevgi, paylaşım ve empati her şeydi. Murat’ın akşam eve gelip sessizce yemek yiyip odasına çekilmesi, sadece bir yorgunluk değil; ilgisizlik, sevgisizlik ve uzaklaşma olarak görünüyordu. Oysa Murat hâlâ onu seviyordu, sadece nasıl göstereceğini bilmiyordu.
Kadınların dünyasında duygusal yakınlık, ilişkilerin can suyusudur. Bir “Nasılsın?” cümlesi, bir dokunuş ya da içten bir bakış her şeyden daha anlamlı olabilir. Elif’in gözünde Murat artık bu küçük ama değerli adımları atmıyordu.
—
Duygusal Katılık Nedir?
Tüm bu hikâyenin ortasında “duygusal katılık” aslında şunu ifade eder:
İnsanların duygularını ifade edememesi, paylaşmaktan kaçınması ve duygusal dünyalarına karşı mesafeli bir tutum sergilemesidir.
Bu durum bazen bilinçli değildir; kişi fark etmeden duygularını bastırır, zamanla bu bastırma alışkanlık hâline gelir. Duygulara dokunmaktan korkmak, onları zayıflık olarak görmek ya da geçmişte yaşanan kırgınlıkların bir savunma mekanizması hâline gelmesi… Hepsi duygusal katılığın nedenleri olabilir.
—
Bir Akşam: Sessizliği Yıkan Cümle
Bir akşam Elif, gözyaşlarını tutamayarak Murat’a döndü:
“Beni sevdiğini biliyorum ama bunu hiç hissettirmiyorsun.”
O an Murat’ın içinde bir şey kırıldı. O, sevgisini eylemleriyle gösterdiğini sanıyordu ama Elif’in “nezdinde” bu yeterli değildi. İlk defa oturup uzun uzun konuştular. Murat, çocukluğunda duygularını göstermenin zayıflık olarak öğretildiğini anlattı. Elif, duygusal yakınlığın onun için ne kadar önemli olduğunu…
O gece, Murat belki ilk defa duygularını kelimelere döktü. Elif ise onu ilk kez gerçekten anladı.
—
Duygusal Katılıkla Yüzleşmek
Duygusal katılık bir kusur değil, çoğu zaman farkında olmadan örülen bir savunma duvarıdır. Ancak bu duvar, iletişimi zedeler, sevgiyi görünmez kılar ve ilişkileri sessiz bir yalnızlığa sürükleyebilir.
Murat ve Elif’in hikâyesi bize şunu hatırlatır: Çözüm odaklı olmak önemli ama bazen çözüm, sadece “dinlemek”, “hissetmek” ve “paylaşmak” olabilir.
—
Sonuç: Kalbini Açmak Zayıflık Değil, Cesarettir
Duygusal katılık, iç dünyamıza attığımız bir kilittir. Fakat her kilit gibi onun da bir anahtarı vardır: Cesaret. Kırılmaktan korkmadan, yargılanmadan duygularını paylaşmak, sadece ilişkilerimizi değil, kendimizi de iyileştirir.
—
Peki ya sen?
Hiç duygularını bastırdığını hissettin mi? Yoksa biri sana karşı duygusal olarak ulaşılmaz mıydı? Yorumlarda düşüncelerini paylaş, çünkü belki de senin hikâyen bir başkasının kilidini açacak anahtar olabilir.